Öyleyse Dans!
Herkese merhaba! Bugün güncel spor branşlarını ele aldığımız serinin ikinci yazısıyla sizlerleyiz. Bu hafta durmayalım, dans edelim!
Bir tıkırtı, bir melodi veya müzik duyduğumuzda yapmamız gereken bedenimizi serbest bırakmak ve onun özgürce dans etmesine izin vermektir. Dans etmenin yeri, zamanı ve yaşı yoktur üstelik. Kimileri buzda, kimileri suda; bazen geceleri, bazen günün ilk ışıklarında her birey dans ediyor olabilir! Dans sanılanın aksine sadece bir hobi-sanat etkinliği değil, kendi içinde branşları olan bir spor türüdür ve federasyon tarafından belirlenen müsabakaları vardır. Çoğu diğer sporlardan farklı olarak, bu yarışmalarda kadın ve erkek beraberdir.
Dans sporu bir kadın ve bir erkek sporcunun eşli olarak yaptığı bir spordur. Kimi durumlarda takım sporuyken kimi durumlarda da bireysel motivasyon önem arz eder. Periyodik olarak düzenlenen dans yarışmalarında yarışmacılar 5 latin 5 standart olmak üzere toplam 10 danstan sorumludur. Yarışmacılar kendi branşlarını latin veya standart olarak belirleyebildikleri gibi, iki branşta da yarışabilmektedirler. Dans yarışmalarında kostümler, saç ve makyaj en eğlenceli ve en dikkat çekici unsurlardır diyebiliriz. Birbirinden güzel dans eden çiftlerin kendilerini gösterebilmek adına seçtikleri kostümler, hakemlerin ve seyircinin ilgisini çekmek söz konusu olduğundan çok önemlidir. Diğer sporlardan farklı olarak dans sporunda çiftler figürlerini sergilerken topuklu ayakkabı kullanmak zorundadır, bu nedenle denge unsuru göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir.
Dans sporcularının kazanımlarını sahnede gösterebilmeleri için 1.30 dakika gibi çok kısa zamanları vardır. Kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmek adına patlayıcı güce sahip olmaları gerekir. Pek tabii patlayıcı güç dans sporunda başarılı olmak için tek başına yeterli değildir. İyi bir oksijen kapasitesi, nabzı hızlıca toparlayabilme, esneklik ve estetik bir duruş da dansın olmazsa olmazlarıdır. Bu nedenledir ki dansçılar bu 1.30 dakikalık süreçte tüm kaslarını en koordineli şekilde kullanmayı ve enerjilerini selam verene dek zirvede tutmayı başarmalılardır.
Dans sporu deyince akla ilk gelen ülke Rusya’dır. Genellikle 5–6 yaşlarında dansla tanışan çocuklar, her sene dünya çapında gerçekleşen dans yarışmalarında zirvedeki isimlerden olmayı başarmaktadırlar. Rakipleriyle benzer çalışma programına sahip olmalarına karşın Rus dansçılar genetik olarak daha esnek ve kuvvetli olmaları sebebiyle dans sporunda üstün bir başarı sergilemektedirler. Yapılan genetik testler de bu başarıyı doğrular nitelikte.
Spor dalındaki başarının genetik faktörlerle bağlantısı özellikle profesyonellik derecesinde büyük bir önem arz etmektedir. Vücudumuzun yatkın olduğu bir spor dalına yönelip doğru bir antrenman programıyla kendimizi geliştirmeye devam ettiğimizde yaptığımız işten en çok verimi alabiliriz. Çoğu sporda olduğu gibi dans sporunda da profesyonellik hedefi olan bireylerin, spora küçük yaşta başlaması tavsiye edilen bir durumdur. Çünkü genlerimizdeki mevcut potansiyeli geliştirmek bu yaşlarda daha kolaydır.
Çocuklarını dansa yönlendirmek isteyen ebeveynler, Uniqgene Potansiyel Paketi ile onların yatkın oldukları antrenman türü, kas tipleri ve oksijen kapasiteleri gibi pek çok bilgiye ulaşabilirler!