Bir sporcunun sportif performansını etkileyen bazı faktörler vardır. Profesyonel sporlarda yetenek taraması yapılırken; fiziksel, teknik ve taktik seçimleri sporcuların başarısında önemli bir rol oynamakla birlikte, başarının belirlenmesinde önemli bir faktör daha vardır: “genetik altyapımız”. İnsanların genetik haritası çıkarıldığından beri yapılan çalışmalar, insan genomunun 17 milyon farklı tek nükleotid polimorfizmine (SNP) sahip olduğu ve bazı genlerin de spor performansımıza ve sportif başarıya etki ettiği bulunmuştur.
Bu genlerden bazıları, arttırılmış aerobik kapasite, güç ve atletik kabiliyette genel bir artışla ilişkilendirilmiştir. En çok çalışılan genlerden olan ACTN3 ve ACE genleri ile yapılan bilimsel çalışmalarda, farklı spor dallarında yarışan atletlerde bu genlerin dayanıklılık ve güç odaklı sporlarda elit atletik performans seviyeleri ile ilişkilendirilmiştir; PPARGC1A ve ADBRA2 gibi genler ise uzun mesafeli ve dayanıklılık gerektiren sporlarda oksijen kapasitesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bu gibi genler fiziksel altyapının belirlenmesinde önemli bir rol oynasa da yapılan çalışmalar, genetik altyapımızın sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve motor öğrenmeyle de ilişkili olabileceğini göstermiştir. Beyin kaynaklı nörotropik faktör (BDNF), dopamin D2 reseptörü (DRD2) ve katekol-O-metiltransferaz (COMT) genlerindeki polimorfizmlerin tümü sporda motor kontrolü ve öğrenme ile ilişkilendirilmiştir. Böylece tenis, golf ve beyzbol gibi el/göz koordinasyonu gerektiren sporlarda yetenek taraması yapılırken genetik analizler de yapılarak, mevcut yetenek tanımlama protokolleri önemli ölçüde iyileştirebilir ve spor seçiminde kullanılabilir.