Stres, vücudun zor şartlara hızlı reaksiyon vermesi gereken durumda doğal olarak katekolaminler olarak adlandırılan adrenalin, noradrenalin, epinefrin gibi hormonların vücutta normal seviyesinden daha yüksek oranda salgılanmasıyla verilen bir reaksiyondur. Stres sonucu, “fight or flight” olarak ifade edilen “savaş ya da kaç” durumuna gelen vücut, ortamdaki tehdit ya da baskı yaratan duruma hızlıca yanıt verilmesini sağlar. Tabii, bu durum dışında uzun süreli yaşanan stres, vücutta çeşitli duygu durum bozuklukları ya da fizyolojik aksaklıklara neden olabilir.
Bunların başında oksidatif stresin artması uzun süre sonucunda kalp hastalıkları, hipertansiyon, romotoid artirit, Parkinson’s gibi pek çok çeşitli hastalığa zemin hazırlayabilir. Bazı çalışmalar, oksidatif stresin artmasına neden olan vücutta salgılanan kimyasalların, antioksidan enzimlerinin üretimini baskılamasına neden olduğu, bu nedenle serbest radikallerin hücre bütünlüğüne zarar verebildiğini ifade etmektedir.
Vücudun stresle baş etme yöntemleri, çeşitli hormonların salınımı, nöro-endokrinal sistemin düzenlenmesiyle mümkün olabilmektedir. Meditasyon, yoga gibi rahatlatıcı egzersizlerin vücutta antioksidan olarak görev yapan melatonin adı verilen hormonun artışını tetiklemekte ve oksidatif strese neden olan hormonların baskılanmasında etkili olduğu ifade edilmektedir.
Egzersizin yanı sıra diyafram nefesi, melatonin üretiminde etkilidir ve hücresel düzeyde oksidatif stresin etkilerini azalttığı bilinmektedir. Melatonin, aynı zamanda sirkadyen saat (biyolojik saat) ile uyumlu çalışmakta, düzenli ve yeterli gece uykusu sayesinde de yeterli miktarda üretilmektedir.
Stresle ve etkileriyle baş etmek, düzenli egzersiz, sağlıklı bir uyku ve diyaframdan gelen rahat bir nefesle mümkündür. Hayatımızda düzenli spor, sağlıklı nefes sayesinde, pandemi gibi stres koşulları altında daha sağlıklı ve stresten uzak yaşamak mümkün olabilir.